23 Kasım 2019 Cumartesi

Biraz Çocuk Gelişimi

Yapılan araştırmalara göre çocukta da yetişkinde de nöron (sinir hücresi) sayısı aynı, bir yaşındaki çocuğun nöron sayısı ile 50 yaşında tecrübeli ve bilgili birisinin nöron sayısı eşit. Burada kritik olan, bu ikisini birbirinden ayıran şey sinaps- sinirsel bağlantı sayısı. İlginç olansa şu; 2 yaşındaki bebeğin sinaps sayısı yetişkin bir insanınkinden 2 kat daha fazladır. Çünkü bebek doğduğu andan itibaren kontrolsüz bir şekilde her şeyle ilgili duyusal uyaran alır ve sinaptik bağlantı yapar, yerinde durmaz, her şeye dikkat kesilir, çılgın gibidir. Fakat biz öyle değiliz. Biz işimize yaramayacak olanları devre dışı bırakırız. Bu nedenle 2 yaşına kadar inanılmaz bir sinaptik bağlantı artışı kurulur.  2 yaşından sonra artık nöral budama başlar ve o budamayla beraber bizim gerçek yaşantıda ihtiyaç duyacağımız bağlantılar kalır. Bizi biz yapan ya da birbirimizden farklı kılan ya da yaşlı ile çocuğu ayırt eden şey beynimizdeki var olan nöronlar değil de yok edip güçlendirdiğimiz diğer bağlantılardır. Bu nedenle 2 yaşına kadarki gelişim çok çok önemlidir, bu dönemdeki sinaptik bağlantılar çok kıymetlidir.
Sinaps sayısı kuşaklar arası farklılıkları da ortaya koyan bir durum. 1966 yılında,Ç döneminde, Romanya'da nüfus artış politikası olarak doğum kontrolü yasaklanıyor. Fakat aileler bakımları için yeterli olmadığından sadece o dönemde 170 bin çocuk bakım evlerine veriliyor. Ancak bu bakım evlerinde hal o kadar dramatik ki her 30 kişiye bir bakıcı düşüyor ve bulundukları yerin imkansızlıklarından dolayı bu bebeklerle hiçbir tensel temas sağlanamıyor kendi aralarında da hiçbir konuşma geçmiyor. Ağlasa bile bakım verenlerin dokunmasına müsaade edilmiyor. Daha sonra buradan Amerikalı bir aile 3 tane çocuğu evlat ediniyor. 2 erkek ve 1 kız çocuk. 4 yaşında olan bu çocukların yetimhaneden havaalanına  giderken kendi aralarında garip bir dille konuştukları farkediliyor ve taksi şoförüne bu çocuklar hangi dili konuşuyor diye soruluyor. Taksi şoföründen Romanyalı olmasına rağmen ben de anlayamıyorum konuştuklarını bizim dilimizden farklı şeklinde bir dönüş alıyorlar. Ve ilginç bir şekilde bu çocukların şu bildiğimiz, hikayesiyle büyüdüğümüz Tarzan gibi bambaşka bir iletişim dili geliştirdikleri algılanıyor ve Bu çocukların IQ larının 60-70 li seviyelerde olduğu tespit ediliyor (Bu yaşlar için normal IQ 100 civarıdır). Bu çalışmayla daha net anlaşılıyor ki çocuklar 2 yaşından önce ne kadar yoğun duyusal uyaran içeren ve iletişimin olduğu bir ortamda bulunursa çocukların duyusal ve nöral gelişimi o kadar üst seviyelerde oluyor. Fakat 2 yaşından sonra yine de gelişim sağlanabiir. Bu alınan 4 yaşındaki çocuklar ile kalan çocukların IQ seviyeleri ileri dönemde tekrar kıyaslanmış ve alınan çocukların IQ seviyelerinin kalanlara göre daha üst bilişsel seviyede olduğuna yönelik bariz fark görülmüş. İki yaşına kadar çocukların eline tableti-telefonu vermemek, ev içerisinde anne ve babanın sözlü iletişimi ile ve duyusal uyaranlarla çocuğun motor gelişimini desteklemek gerekli.

5 Kasım 2019 Salı

GENÇLİK, AİLELER TAVIR EĞİTİM..

Ne bir anneyim ne bir evlilik geçirdim. Ama bunlar evlilikler, aile olmak ve çocuk yetiştirmek konusunda düşünce belirtmem için bir engel teşkil etmiyor. Madem öyle o vakit çağımız gençleri ve saygı ile ilgili bir iki kelam edeyim (gören de çok yaşlıyım zanneder, içim çöktü evet ama konumuz bu değil :))
Eğitimciyim, bu nedenle gençlerdeki pek çok sorunla iç içeyim. Saygısızlık şu an gördüğüm en büyük problemlerden biri ki bence bunun da temelinde ahlak konusundaki eksiklikler yatmakta. Eskiden böyle değildi, biz böyle değildik. Hocanın ağzından çıkan hiçbir sözü kaçırmamak için gayret eder kulak kesilip ders dinlerdik. Şimdiki çocuklarda ciddi problemlere sebebiyet verecek şımarıklık ve saygısızlık hakim. Bu 7 yaşındaki çocukta da böyle 22 yaşındaki yetişkinde de. Hele o yetişkin gruba yakın yaşta bir hocaysanız işiniz çok daha zor. Sınırı korumak hayli zorlaşıyor. Sizden yaşça büyük öğrenciniz varsa hele..
Hep derler ya eğitim ailede başlar diye, doğru, eğitim ailede başlıyor. Fakat ailelerimizin de bir eğitime ihtiyacı var. Bir çocuğun dünyaya gelişinde aracı olmak anne-baba olmak anlamına gelmiyor. Anne ve baba sıfatlarını hak edecek bireylerden oluşmalı aile, o düzeyde ahlaki eğitimden geçmeli. Sadece geleneklerimizle gelmemeli saygı kavramı, neden saygı duyması gerektiğini bilmeli çocuk, nasıl saygın olunması gerektiğini, bağırarak veya baskı kurmaya çalışarak saygınlığın elde edilmeyeceğini öğrenmeli aile. Çocuk en çok anne babasına hayran olmalı ki ona sonsuz saygı duysun, anne baba küçük yaşlarda çocuğunun eline telefonu tableti tutuşturmayıp, sorduğu soruları geçiştirmeyip cevap verebilmeli ki onun saygınlığını kazansın. Anne babanın birbirleri arasındaki ilişki saygı ve sevgi çerçevesinde olmalı ki çocuk sevgiyi ve saygıyı, devamında bu temeller üzerine kurulu olan ahlak kavramını oturtabilsin.
Hasılı okumalı, çokça okumalı, "Yaradan Rabbinin adıyla oku"malı. Bu bilinçle bilinçlendirmeli evladını.
Yine konudan konuya atlayarak bağlayamadım :) Rabbim bizlere vatana millete hayırlı, dinine ailesine bağlı ve yaratılan her güzelliğe saygılı nesiller yetiştirebilmeyi nasip etsin, Âmin.
Kalın selametle..