1* Bütün büyükler bir zamanlar
çocuktular.(Pek azı bunu hatırlayabilse de.)
2* Büyüklere her şeyi açıklamak
gerekir zaten.
3* Büyükler hiçbir şeyi asla kendi başlarına
anlayamıyorlar; onlara her şeyi açıklayıp durmaksa, çocuklar için gerçekten çok
yorucu.
4* Büyükler rakamlara bayılırlar.
Diyelim, yeni arkadaşınızdan söz ettiniz; asla işin özünü merak etmezler.
Örneğin, 'Ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor?Kelebek Koleksiyonu var mı?
diye sormazlar asla. Onun yerine, ' Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo?
Babası kaç para kazanıyor?' derler.Onu ancak bu şekilde tanıyacaklarını
sanırlar.
5* İşin aslı, Küçük Prens'in
gezegeninde, tüm gezegenlerdeki gibi, iyi bitkiler ve kötü bitkiler vardı.
Dolayısıyla da, iyi bitkilerin iyi tohumları, kötü bitkilerin kötü tohumları
olurdu. Ama bu tohumlar gözle görülmezdi. Hep birlikte toprağın kuytusunda
uyurlardı, ta ki içlerinden birinin uyanacağı tutana kadar.
6* Eğer milyonlarca yıldızdan yalnız
birinde tek bir örneği olan bir çiçeği seviyorsan, yıldızlara bakmak bile mutlu
hissettirir sana kendini.
7* Ne gizemli bir yer şu gözyaşları
ülkesi !
8* Çiçekleri asla dinlememelisin.
Onları seyretmeli, onları koklamalısın yalnızca.
9* Onu davranışlarıyla değerlendirmeliymişim, dedikleriyle değil.
10* Kelebeklerle tanışmak istiyorsam,
birkaç tırtıla katlanmam gerek.
11* Kralların gözüne her şeyin ne
kadar basit göründüğünü bilmiyordu ki. Tüm insanlar onların uyruklarıydı
krallar için.
12* Bir generale, bir deniz kuşuna
dönüşmesini buyursam, general de buna itaat etmese, bu generalin kabahati
sayılmaz. Benim kabahatim sayılır.
13* Herkesten verebileceği kadarını istemek gerek. Otorite her şeyden önce mantık ister. Gidip de halka, kendilerini denize atmalarını emrederseniz, devrim yaparlar.
14* En zoru budur. Kişinin kendi kendini yargılaması, başkalarını yargılamasından çok daha güçtür. Kendi kendini yargılamayı beceriyorsan, hakikaten bilge bir kişisin demektir.
15* Kendini beğenmiş kişiler, herkesin kendilerine hayran olduğunu sanırlar.
16* Kendini beğenmiş kişiler, övgüden başka bir şeye kulak vermezler.
17* Krallar sahip olmazlar. Onlar hükmederler. bu ikisi, birbirinden çok farklı şeyler.
18* Kentlerin, ırmakların, dağların, denizlerin, okyanusların ve çöllerin hesabını coğrafyacı tutmaz. Coğrafyacı gezip tozmayacak kadar önemli biridir. Masasının başından ayrılmaz. Ancak, kâşifleri kabul eder. Onlara sorular sorar ve anlattıkları anıları not eder. Eğer, içlerinden birisinin anısı coğrafyacının ilgisini çekerse, derhal bu kâşifin ahlâkıyla ilgili soruşturma yaptırır.
19* Yalan söyleyen bir kâşif, coğrafya kitaplarında felaketlere yol açar… Çok içen bir kâşif de öyle.
20* Çiçekler geçici şeylerdir (!)
21* Dünya öyle sıradan bir gezegen değildir ! Orada tam yüz on bir kral(tabii, zenci krallar da dahil), yedi bin coğrafyacı, dokuz yüz bin işadamı, yedi buçuk milyon ayyaş, üç yüz on bir milyon kendini beğenmiş adam, kısacası, yaklaşık iki milyar yetişkin bulunur.
22* Yeryüzünde yaşayan iki milyar insan, mitinglerdeki gibi ayakta ve biraz sıkışık düzende dursalardı, eni ve boyu otuzar kilometrelik bir meydana sığabilirlerdi. Yani, tüm insanlığı, Büyük Okyanus'ta minnacık bir adaya toplayabilirdiniz.
23* Tabii, bunu söylediğinizde, büyükler size hiç inanmayacaklardır. Onlar çok daha geniş bir yer kapladıklarını sanırlar. Kendilerini baobaplar kadar önemli bulurlar. Bu yüzden, onlara, hesabı bir de kendilerinin yapmasını öğütleyin. Rakamlara taptıklarından, bundan çok hoşlanacaklardır. Ama, bu onların ev ödevi, siz sakın ola vakit kaybetmeyin. Hiç gereği yok. Zaten, bana güvendiğinize eminim.
24* ''Çölde insan yalnız hissediyor kendini.''
'' İnsanların arasında da yalnızdır insan.''
25* İnsanlar mı? ... Şimdi nerededirler, kim bilir. Rüzgârlar gezdiriyor onları Kökleri yok zavallıların, bu yüzden de çok eziyet çekiyorlar.
26* Ne tuhaf bir gezegen bu !(Dünya) Kupkuru, sipsivri ve çok tuzlu. İnsanlarda da hayal gücü diye bir şey yok. Ne söylense tekrar ediyorlar... Halbuki, gezegenimde bir çiçeğim vardı. Her zaman söze o başlardı.
27* Bire çiçek var... Galiba o çiçek beni evcilleştirdi.
28* İnsanların hiçbir şey öğrenecek vakitleri yok artık. Her şeyi satıcılardan hazır alıyorlar. Ama dost satan bir satıcı olmadığından, insanların dostları da yok artık. Bir dost istiyorsan, evcilleştir beni !
29* Dil bütün yanlış anlaşılmaların kaynağıdır.
30* En iyi, yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.
31* Bir şeyi evcilleştirdin mi, sorumluluğu sana ait olur. Gülünden sorumlusun yani.
32* Kimse bulunduğu yerden memnun olmaz ki.
33* İnsanlar ekspres trenlere doluşuyorlar ama ne aradıklarını bildikleri yok. Telaş içinde dört dönüp duruyorlar.
34* Yalnızca çocuklar ne aradıklarını
biliyorlar. Bezden bir bebekle saatlerce geçirebilirler, her şeyleri o bebektir
sanki; biri onu ellerinden almaya kalkarsa da hemen ağlayıverirler.
35* Su yüreğe de iyi gelebilir.
36* Çölü güzel kılan, bir yerinde bir kuyu saklıyor olmasıdır.
37* Evi de, yıldızları da, çölü de güzel kılan, gözle görülmez.
38* Senin gezegenindeki insanlar, tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar...Ama yine de aradıklarını bulamıyorlar.
39* Ama gözler gerçeği göremez ki. Yüreğiyle aramalı insan.
40* Birinin sizi evcilleştirmesini kabul etmişseniz, biraz olsun gözyaşı dökmeyi de göze alacaksınız..
"Bülent Özdaman, Marmara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Güngören Belediyesi Gençlik Meclisi
Üyesi Mahalle Okumaları Proje Koordinatörü"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder