24 Aralık 2016 Cumartesi

BEKLİYORUM, GELMİYORSUN..

Yetişmiyor sana sesim
Bekliyorum gelmiyorsun
Yıllar geçti mevsim mevsim
Bekliyorum gelmiyorsun

Dağlar yüce beller uzun
Günler aylar yıllar uzun
Bu kadar mı yollar uzun
Bekliyorum gelmiyorsun

18 Aralık 2016 Pazar

BAYRAK 🇹🇷❤️

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat ASYA

Şu Kışlanın Kapısına

Şu kışlanın kapısına
Mail oldum yapısına
Telli kurban bağlayayım
Asker yarin kapısına
Kara kazan kaynamasın
Altım cirit oynamasın
İki sene asker oldum
Nazlı yarim ağlamasın

"Yüce dağlar olmasaydı
Laleleri solmasaydı
Ölüm allah'ın emri de
Şu ayrılık olmasaydı.."

Kıratımın beli ince
Ölürüm yar görmeyince
Telli yatak serdiremem
Asker yarim gelmeyince

Durmuş YAZICIOĞLU

13 Aralık 2016 Salı

KADINLAR GİDERSE

Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar…
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde ‘yetim-öksüz’kalan çok olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler…
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker ‘sarıkız’.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz. Hep böyle olur bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır. kapı eşiğindeki "Dikkat et!" duyulmaz. Annesi gitmiştir"Geç kalma" nın. Kadınlar arkalarında büyük boşluk bırakarak giderler.
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gitmiştir aslında. ve bir kadın gittiğinde pek çok yetim bırakmıştır arkasında. Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci…
Bir anne gider…
Bir dost…
Bir arkadaş…
Bir sevgili…
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde..


TÜRKAY ÇELİK(?)

2 Kasım 2016 Çarşamba

Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair

``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi

Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.


İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.
 
Erdem Bayazıt

21 Temmuz 2016 Perşembe

Bir geceliğine Gazze olduk!
Bir geceliğine Mısır olduk!
Bir geceliğine Irak olduk!
Bir geceliğine Libya olduk !
Bir gecede Suriye olmanın eşiğinden döndük !
Allah'a şükür ki!
Çanakkale miz vardı bizim!
Kahramanmaraşımız vardı bizim!
Gaziantep'imiz vardı bizim!
Sakarya'mız vardı bizim!
Peygamber'ler şehri Şanlıurfa'mız vardı bizim!
Malazgirt'imiz vardı bizim!
Erzurum'umuz vardı bizim!
Amasya'mız , Sivas'ımız ,Samsun'umuz,
En önemlisi kefere Bizans'ı dize getirdiğimiz Peygamber'imizin sözlerine Mazhar olmuş İSTANBUL umuz vardı bizim.!
Her şehrin, hepsinin tarihinde bir kahramanlık yatar binlerce şehidimiz Var bizim!!!.."

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
"Amin"

7 Temmuz 2016 Perşembe

“Büyüklerin ellerinden,
 küçüklerin gözlerinden

Suriye’nin toprağından
, Bosna’nın bayrağından

Ebu Zer in yalnızlığından, 
Bilal-i Habeşi’nin ilk ezanından

Tarık bin Ziyad’ın kılıcından
, Filistinli Cafer’in haykırışından

Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…

İyi bayramlar meleklerin şehri Gazze.

İyi bayramlar utancımız,açlığımız Afrika.

İyi bayramlar Ömer Muhtar’ın soylu çocukları.

İyi bayramlar acının, ölümün başkenti Hama.

İyi bayramlar Recep onbaşı, Salih uzman, er Mehmet.

İyi bayramlar kırılganlıklar,üzüntüler. 

İyi bayramlar ey Hüzün…”
                              Cahit Zarifoğlu

17 Mayıs 2016 Salı

Sen erkeksin abi!

Kıskanacaksın,
Kollayacaksın,
Sahip çıkacaksın,
Ona zarar verilmesini,
Mutsuz olmasını önleyeceksin.

Ona güvenini hissettireceksin

Sonra gör bak
Nasıl da mutlu ediyor seni
Nasıl da gösteriyor sevgisini...

9 Mayıs 2016 Pazartesi

İnsan nedir bilir misin Olric..? -Nedir efendimiz..? “-Ağaçları kesip onlardan kağıt yapan sonrada o kağıtlara "Ağaçları Koruyunuz" yazandır...

25 Nisan 2016 Pazartesi

En son ne zaman bir kadını sevdin?
Ama öyle öptün, sarıldın, uyudun falan değil; en son ne zaman bir kadını gerçekten sevdin?
Kaybetmekten korkarak, yanındayken bile özleyerek, deli gibi kıskanarak, koruyup kollayarak... Delikanlı adam korkmaz diye bir şey yok. Korkacaksın!
Sevdiğin kadını kaybetmekten korkacaksın, kıskanacaksın da... Sokakta elinden tutacaksın, tanıdığın herkesle onu tanıştıracaksın. "İşte benim hayatım bu!" der gibi tanıştıracaksın.
Güzel bir kadın sevmek istiyorsan onu gülümseteceksin. Çünkü dünyanın en güzel kadını mutlu bir kadındır.
Bu yüzden kirpiklerini sev bir kadının,
Avuç içlerini,
Makyajsız yüzünü,
Uyku sersemliğini...
Saçlarını kesen bir kadının çektiği acıyı anlayabilecek kadar sev bir kadını.
Ve asla bir kadının saçlarını kesmesine sebep olma..
Kahraman Tazeoğlu

14 Nisan 2016 Perşembe

İnsanların karakterini okuyabilirsiniz bu bir sünnettir. Mesela evlatlarınızın karakterini okuyun. Sert mizaçlı çocuğunuzu uysallaştırmaya çalışıp durmayın,bırakın o Ömer gibi olsun. Yumuşak mizaçlı çocuklarınızı,kız gibi olacak endişesiyle sertleştirmeye çalışmayın, bırakın o Ebubekir olsun. Ama kendi kendine olur mu? Olmaz. İşte annelik babalık tam burada devreye girecek. Sen çocuğunun karakterini çözeceksin,her gün yeniden tanıyacaksın,zor olacak ama sabredeceksin. O çocuk kendi kendine Ömer olmaz Ebubekir olmaz sen emek vereceksin ve onu emanet göreceksin. Yani tabiatlarıyla uğraşmayın çocukların. Tabiatla savaşan Allah ile savaşır.  Bu yüzden tabiatı tanımak ve terbiye etmek lazımdır. Ya da mesela arkadaşlarınızın karakterini okuyun. Ona göre davranın,ona göre muhabbet açın,ona göre beklentilere girin. Değişime açık olmayan insanlara sürekli nasihat edip,duvara konuşmaya gerek yok. Zamanla hırs yapar. Sevmedikleri muhabbetler açıp insanların tepkisini çekmeye gerek yok. Zamanla sinir yapar. İnceliklerden anlamayan arkadaştan ısrarla incelik ve güzellik beklemeye gerek yok. Zamanla kırgınlık yapar. Bunlar senin karakterin onun değil. Böyle olduğu için değiştirmeye çalışamazsın. Kendin bir şeyler yapıp ondan görmediğinde, onu eksik ve kusurlu bulamazsın. Hakkın yok. O bambaşka bir dünya. Onun da tabiatıyla oynayamazsın. Bunları aşırı dünyalık ve kişiden kişiye değişkenlik gösteren özellikler. İslam bunlara bir sınırlama getirmemiş, sen de getiremezsin. Efendimiz kimsenin karakterlerini değiştirmeye çalışmadı. Onlara İslamı anlattı ve ahlaklarını terbiye etmeyi öğretti. Sen dedi Ömersin, sertsin evet ama buna sınırlama getirmelisin. Sen dedi Abbassın, sevilmeyi seviyorsun ama insanların hislerine saygı duymalısın. Sen dedi Üseydsin, şakacısın evet ama lafın gideceği yere dikkat etmelisin. Sen dedi Ammarsın, açık sözlüsün ama bazen susmayı öğrenmelisin. Sen dedi Haticesin,ticarette iyisin ama diğerlerinin fikirlerini de almalısın. Sen dedi Fatmasın, cesursun ama yerini bilmelisin. Sen dedi Ayşesin,kıskançsın ama sınırı kaçırmamalısın. Hiçbirine “Değişeceksin böyle olmaz” demedi. İslamın zamanla onları terbiye edececegini biliyordu çünkü...(alıntı)

8 Nisan 2016 Cuma

SERSERİ





Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim...






Necip Fazıl KISAKÜREK

10 Mart 2016 Perşembe

SADECE TESLİMİYET

Çok mu mutluyuz? Hayır, herkesin bir derdi var. Tamam bazen bunalıyoruz, kaçıp kurtulmak istiyoruz her şeyden.. Kimsenin derdini çekmeyeceğimiz kimseyle istemeye istemeye muhatap olmayacağımız bir dünyaya sığınmak istiyoruz evet ama yok öyle bir dünya biliyor musunuz? O yüzden sadece O' na sığınıp bizi feraha çıkarması için dua etmekten başka kaçış yolumuz yok.. Bizim için kötü olan bize kötü görünen her şeyin ardından güzellikler bulacaktır bizi olayların ardındaki hikmeti biz bilemeyiz bu yüzden ille de teslimiyet, sadece teslimiyet...
"Bir arkadaşıma ithafen, sevgilerimle.."
                                                                                    2baa .)

8 Mart 2016 Salı

Türk kadını çekicidir;
İşe başlarken besmele çeker,
Kendini naza çeker,
Altını gümüşü kendine çeker,
Alışverişte başı çeker,
Yüz çifti olsa da vitrindeki o ayakkabıya iç çeker…
Bekârken abisinden çeker,
Evlenir; kaynanadan çeker,
Yapılanları sineye çeker,
Ama  aldatılırsa korku filmi çeker!..
Kâğıttan bigudi yapar fön çeker,
Gecenin bi yarısı canı tatlı çeker,
Hamarattır; mutfağa girdi mi ziyafet çeker,
Kibrit kutusu kadar peynirle açlık çeker,
1.5  İskenderin yanına diyet içecek çeker!
Anadır; doğum sancısı çeker,
50 yaşında bile olsa evladının kulağını çeker,
ATM’den parayı elini ekrana siper eder de çeker,
Eninde sonunda annesine çeker…
Sağlam laf sokar şimşekleri üzerine çeker,
Başa çorap örer kenarına tığla zincir çeker,
Kavga esnasında saç çeker,
Hoşuna gitmeyen durumlarda  “Cık cık cık” çeker,
Cevaplardan çok soruya dikkat çeker,
Demir eksikliği, vitamin eksikliği en çok da ilgi eksikliği çeker,
Çoluk çocuğa karışınca çok şeyden elini eteğini çeker,
Evlada kızdığında bilgisayarın fişini çeker,
Eve geç gelen sıpayı sorguya çeker üstüne fırça çeker,
Şifacıdır; sırta bardak çeker,
Perdeleri sıkı sıkı çeker, yorganı da üstünüze çeker,
Bulaşığa girişirken kolları dirseğe  çeker,
Elektrik süpürgesiyle vura vura ayakları kenara çeker,
Dikkat; gölgesinden hızlı terlik çeker!..
O eteğe gireceğim diye göbeği içine çeker,
Topuklu ayakkabılar yüzünden halayda, yağmurlu havada, yokuşta patinaj çeker,
Güne gittiği gün hazımsızlık çeker…
Geç gelen kocaya zılgıt çeker,
6.ncı hisle yapılan tüm ‘yaramazlıkların’ röntgenini çeker!
Buket çiçek görünce iç çeker,
Tek kaşı kaldırmak suretiyle ihtar çeker,
Sabrı taşarsa bombanın pimini çeker!..
Dişle tır çekmek de neymiş, dişini tırnağına takar evin bütün yükünü çeker,
Kıymetinin anlaşılacağı günü iple çeker....

😂😂😂😂

5 Mart 2016 Cumartesi

...

Aradığımız sensin ey aşk! Seni arıyoruz. İçimizde yeri hazır olan bir sen varsın. Çok mu uzaklardasın da hasretini yazabiliyoruz sadece. Seni bilenlerin nasibine düşmez mi tebessüm? 

Olsun, ne güzel de öğretiyorsun bize hüznümüzü sevmeyi. "Ben" i "biz" yapacak olan "sen" i bekliyoruz. Bizi tamamlamanı bekliyoruz...

                                                                                                   Hikmet Anıl Öztekin

2 Mart 2016 Çarşamba


Sıcak iklimlerin aklımı karıştırdığı anda rüzgarla gelmeni bekliyorum
Bahar kokulu çiçeklerin gökyüzüne dönmesiyle kapımda filizlenmeni istiyorum
Sırlarını önüme dökmeni düşlüyorum Cennetin armağanlarını kalbinde taşıyarak 
Zamanın çaresi ol tüm umutsuzlukları yok ettiği günlere gidelim...

                                            MİMARİÇE