Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde ‘yetim-öksüz’kalan çok olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler…
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker ‘sarıkız’.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz. Hep böyle olur bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır. kapı eşiğindeki "Dikkat et!" duyulmaz. Annesi gitmiştir"Geç kalma" nın. Kadınlar arkalarında büyük boşluk bırakarak giderler.
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gitmiştir aslında. ve bir kadın gittiğinde pek çok yetim bırakmıştır arkasında. Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci…
Bir anne gider…
Bir dost…
Bir arkadaş…
Bir sevgili…
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde..
TÜRKAY ÇELİK(?)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder