23 Aralık 2015 Çarşamba

GELECEK'E

Belki bir gün gelecek tüm özlemim dinecek
Artık mutlu edecek beni gülümsetecek
Biz olalım diyecek elimden tutup götürecek
Bakınca içim titreyecek peki nerede Gelecek??? :)


1BEN

21 Kasım 2015 Cumartesi

Basit yaşayacaksın basit, Mesela,susayınca,su içecek kadar basit. Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında. Tek düğmesi olacak elindeki cihazın, Tek bir düğme, tek bir cümle gibi. Sevince, lafı dolandırmadan söyleyeceksin, Seni seviyorum gibi.. Basit bir öpücük yetecek sana, Basit, sıcak bir öpücük ve o öpücükle dolacak tüm günlerin. O öpücük için yapacaksın,hayatının kavgasını, O öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını. Kabak çekirdeği verecek sana, rakamların veremediği mutluluğu. El yazısıyla yazılmış, eğri büğrü bir mektup olacak. En değerli kağıdın, hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.. İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin. Kısacık olacak,uyanman ve sokağa çıkman arasındaki süre... Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman, Kendin bile, anlayabileceksin yazdıklarını, Bakışların bile anlatabilecek kendini. Beklentilerin de basit olacak, Kaf dağının, önünde bekleyecek mutluluklar, Bir ıslıkta bulabileceksin,en uzun dostluk romanını, Ya da, bir damla gözyaşı yaşatacak sana,hayatının en ucuz romanını. Pankreasının sağlığına dua edeceksin, kapatırken gözlerini. Bir kaşarlı tost olacak aradığın, Nasıl oturacağını, bilemediğin sofrada, Parmakların en kıymetli çatalın. Yine aynı parmaklar çözecek,en karmaşık denklemleri., Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana kontrplak bir gitarda, Doğru basılmış bir fa diyezin mutluluğunu, Parfümün temizlik kokacak, Bilmiyorum diyeceksin, bilmediğinde ve çok normal olacak bilemediğin... Saatin sadece saati gösterecek, Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın, Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan. Basit yaşayacaksın basit Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit, Çay, Simit ve Peynirle.....
NAZIM HİKMET RAN

12 Ekim 2015 Pazartesi

21 Eylül 2015 Pazartesi

Kader

Bazı insanların hayatınızda olması gerektiğini bilirsiniz, hissedersiniz ya işte öyle bir şey...

8 Eylül 2015 Salı

#bitsinartık

Dünya fizyoterapistler günüydü değil mi bugün? Şu an umurumda değil ne o ne de uzaktan eğitim saçmalığı! Ülkem bu haldeyken her gün onlarca evin yüreğine ateş düşüyorken, olaylar gitgide büyüyorken hiçbiri umurumda değil.. Oturup ölen şehit ailelerine Allah'tan sabır dilemekten daha fazla şehit vermemek için, askerimize dayanma gücü vermesi için RABBİM e dua etmekten başka yapabildiğimiz hiçbir şey yok. Böyle elimiz kolumuz bağlı gelecek şehit haberlerini bekliyoruz haberler geldikçe gözyaşı akıtıyoruz,  üzülüyoruz,  hatta belli bir süre sonra hissizleşiyoruz sonra? Hiçbir şey değişmiyor.. Yeter artık yeter bitsin! kökleri kurusun,  onlar göğsünü gere gere bizim askerimizin önünden geçerken askerimize vur emri vermeyenleri ya da üzerinde baskı olduğu için veremeyenleri sebep olan her kimse Allah onu da askerimize, ülkemize, bize bunu yaşatanları da helak etsin! Onları Allah'a havale etmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok...

6 Ağustos 2015 Perşembe

...

Öyle olur olmadık insanları kalp kafesine kilitleme. Kimse seni özgürlüğünden vazgeçecek kadar sevemez, sen bile... Aşk dediğin; bir kuşun mevsimlik göçüne benzer. Gideceği yer de bellidir, geldiği yer de.... Bu yüzden hiçbir aşkı ömürlük düşünme. Sadece doğru mevsimi, doğru insanla yaşa. Yoksa yazık edersin gözündeki yaşa...

1 Temmuz 2015 Çarşamba

KORKUYOR

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. 
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. 
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. 
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. 
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. 
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. 
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için. 
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
                                              William Shakespeare

23 Haziran 2015 Salı

Alışık Değilim...


Alışık değilim aklımdan geçmeyen düşüncelerden dolayı yargılanmaya
Alışık değilim yaptığım hareketlerin, söylediğim cümlelerin hiç benim düşünmeyeceğim şekilde anlaşılmasına
Alışık değilim her hareketimin başka biri için eziyet olmasına
Alışık değilim birinin hayatına yük olmaya
Artık gerçekten gitme vaktim gelmiş başka diyarlara...
                                                                        1BEN...

20 Mayıs 2015 Çarşamba

YAKLAŞAN VEDALAR..

Diyor ya şair bağlanmayacaksın diye...
Keşke bağlanmasaydım bu kadar...
O zaman ayrılmak daha kolay olurdu...
1BEN

5 Mayıs 2015 Salı

Sevmek Ne uzun kelime Derin deniz mavisi Ne zaman geleceksin ? Cemal Süreya

28 Nisan 2015 Salı

...Kusursuz insan olmuyor Göz yaşları durulmuyor Bir yerde bir ışık söner Düsünmeden uyunmuyor...

2 Nisan 2015 Perşembe

Küçük Prens kitabından 40 cümle (alıntı)



1* Bütün büyükler bir zamanlar çocuktular.(Pek azı bunu hatırlayabilse de.)
 
2* Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.

3* Büyükler hiçbir şeyi asla kendi başlarına anlayamıyorlar; onlara her şeyi açıklayıp durmaksa, çocuklar için gerçekten çok yorucu.

4* Büyükler rakamlara bayılırlar. Diyelim, yeni arkadaşınızdan söz ettiniz; asla işin özünü merak etmezler. Örneğin, 'Ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor?Kelebek Koleksiyonu var mı? diye sormazlar asla. Onun yerine, ' Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?' derler.Onu ancak bu şekilde tanıyacaklarını sanırlar.

5* İşin aslı, Küçük Prens'in gezegeninde, tüm gezegenlerdeki gibi, iyi bitkiler ve kötü bitkiler vardı. Dolayısıyla da, iyi bitkilerin iyi tohumları, kötü bitkilerin kötü tohumları olurdu. Ama bu tohumlar gözle görülmezdi. Hep birlikte toprağın kuytusunda uyurlardı, ta ki içlerinden birinin uyanacağı tutana kadar.

6* Eğer milyonlarca yıldızdan yalnız birinde tek bir örneği olan bir çiçeği seviyorsan, yıldızlara bakmak bile mutlu hissettirir sana kendini. 

7* Ne gizemli bir yer şu gözyaşları ülkesi ! 

8* Çiçekleri asla dinlememelisin. Onları seyretmeli, onları koklamalısın yalnızca.


9* Onu davranışlarıyla değerlendirmeliymişim, dedikleriyle değil.

10* Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, birkaç tırtıla katlanmam gerek.

11* Kralların gözüne her şeyin ne kadar basit göründüğünü bilmiyordu ki. Tüm insanlar onların uyruklarıydı krallar için.

12* Bir generale, bir deniz kuşuna dönüşmesini buyursam, general de buna itaat etmese, bu generalin kabahati sayılmaz. Benim kabahatim sayılır.


13* Herkesten verebileceği kadarını istemek gerek. Otorite her şeyden önce mantık ister. Gidip de halka, kendilerini denize atmalarını emrederseniz, devrim yaparlar.


14* En zoru budur. Kişinin kendi kendini yargılaması, başkalarını yargılamasından çok daha güçtür. Kendi kendini yargılamayı beceriyorsan, hakikaten bilge bir kişisin demektir.


15* Kendini beğenmiş kişiler, herkesin kendilerine hayran olduğunu sanırlar.


16* Kendini beğenmiş kişiler, övgüden başka bir şeye kulak vermezler. 


17* Krallar sahip olmazlar. Onlar hükmederler. bu ikisi, birbirinden  çok farklı şeyler.


18* Kentlerin, ırmakların, dağların, denizlerin, okyanusların ve çöllerin hesabını coğrafyacı tutmaz. Coğrafyacı gezip tozmayacak kadar önemli biridir. Masasının başından ayrılmaz. Ancak, kâşifleri kabul eder. Onlara sorular sorar ve anlattıkları anıları not eder. Eğer, içlerinden birisinin anısı coğrafyacının ilgisini çekerse, derhal bu kâşifin ahlâkıyla ilgili soruşturma yaptırır.


19* Yalan söyleyen bir kâşif, coğrafya kitaplarında felaketlere yol açar… Çok içen bir kâşif de öyle.


20* Çiçekler geçici şeylerdir (!) 


21* Dünya öyle sıradan bir gezegen değildir ! Orada tam yüz on bir kral(tabii, zenci krallar da dahil), yedi bin coğrafyacı, dokuz yüz bin işadamı, yedi buçuk milyon ayyaş, üç yüz on bir milyon kendini beğenmiş adam, kısacası, yaklaşık iki milyar yetişkin bulunur.


22* Yeryüzünde yaşayan iki milyar insan, mitinglerdeki gibi ayakta ve biraz sıkışık düzende dursalardı, eni ve boyu otuzar kilometrelik bir meydana sığabilirlerdi. Yani, tüm insanlığı, Büyük Okyanus'ta minnacık bir adaya toplayabilirdiniz.


23* Tabii, bunu söylediğinizde, büyükler size hiç inanmayacaklardır. Onlar çok daha geniş bir yer kapladıklarını sanırlar. Kendilerini baobaplar kadar önemli bulurlar. Bu yüzden, onlara, hesabı bir de kendilerinin yapmasını öğütleyin. Rakamlara taptıklarından, bundan  çok hoşlanacaklardır. Ama, bu onların ev ödevi, siz sakın ola vakit kaybetmeyin. Hiç gereği yok. Zaten, bana güvendiğinize eminim.


24* ''Çölde  insan yalnız hissediyor kendini.''
'' İnsanların arasında da yalnızdır insan.''


25* İnsanlar mı? ... Şimdi nerededirler, kim bilir. Rüzgârlar gezdiriyor onları Kökleri yok zavallıların, bu yüzden de çok eziyet çekiyorlar.


26* Ne tuhaf bir gezegen bu !(Dünya) Kupkuru, sipsivri ve çok tuzlu. İnsanlarda da hayal gücü diye bir şey yok. Ne söylense tekrar ediyorlar... Halbuki,  gezegenimde bir çiçeğim vardı. Her zaman söze o başlardı.

27* Bire çiçek var... Galiba o çiçek beni evcilleştirdi.


28* İnsanların hiçbir şey öğrenecek vakitleri yok artık. Her şeyi satıcılardan hazır alıyorlar. Ama dost satan bir satıcı olmadığından, insanların dostları da yok artık. Bir dost istiyorsan, evcilleştir beni ! 


29* Dil bütün yanlış anlaşılmaların kaynağıdır.


30* En iyi, yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.


31* Bir şeyi evcilleştirdin mi,  sorumluluğu sana ait olur. Gülünden sorumlusun yani.


32* Kimse bulunduğu yerden memnun olmaz ki.

33* İnsanlar ekspres trenlere doluşuyorlar ama ne aradıklarını bildikleri yok. Telaş içinde dört dönüp duruyorlar.

34* Yalnızca çocuklar ne aradıklarını biliyorlar. Bezden bir bebekle saatlerce geçirebilirler, her şeyleri o bebektir sanki; biri onu ellerinden almaya kalkarsa da hemen ağlayıverirler.


35* Su yüreğe de iyi gelebilir.


36* Çölü güzel kılan, bir yerinde bir kuyu saklıyor olmasıdır.


37* Evi de, yıldızları da, çölü de güzel kılan, gözle görülmez.


38* Senin gezegenindeki insanlar, tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar...Ama yine de aradıklarını bulamıyorlar.


39* Ama gözler gerçeği göremez ki. Yüreğiyle aramalı insan.


40* Birinin sizi evcilleştirmesini kabul etmişseniz, biraz olsun gözyaşı dökmeyi de göze alacaksınız..



                                                                                                                      
"Bülent Özdaman,  Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Güngören  Belediyesi Gençlik Meclisi Üyesi Mahalle Okumaları Proje Koordinatörü"

25 Şubat 2015 Çarşamba

...Sözü güzel olan,
Gönlü zenginin
Hem kahrı çekilir
Hemi de nazı... 
BEDİRHAN GÖKÇE

23 Şubat 2015 Pazartesi

Tarzı ve bir o kadar da  kişiliği
Uzun metrajlı film gibi sesi
Goncaya benzer asilliği
Bozar bütün sessizliği
Anladınız mı şimdi bizim sisin vekfini...


*vekf: etkili dua

BROM :) :)

9 Şubat 2015 Pazartesi

Kırgınlıklar ve Söylenmeyen Sözler...


Sinirlenip dilinin ucuna kadar geldiği halde söylemediysen, bu en güzeli, büyük erdemlerdendir... Senin ağır karakterini gösterir ki kiminle konuştuğuna göre yaşına ve tecrübesine saygıyı da bildirir. O an konuşan kişi sinirden kendini kontrol edemeyebilir, ağzından söylememesi gereken kelimeler çıkabilir . Karşındaki eğer bu şekilde öfkesini kontrol edemeyip sarf ettiyse o sözleri üzülürsün tabi hatta ben ağlarım direk .) Ama zaman  geçince geçer gider. kırgınlık hafifler ama tamamen geçmez, o da insan olmanın verdiği kötü bir özellik ... Ama yine de affedilir karşındaki, sen bunu bilsen de bilemesen de o kişi affeder seni sevmişse

Eğer sevip de söyleyemiyorsan ki ben babama daha hayatım boyunca bir kere seni seviyorum dedim o da şu şekilde: Bir sohbete gitmiştik orada insanlara, anneye babaya sevdiğimizi belirtmemiz gerektiğiyle ilgili bir muhabbet olmuştu ve Allah'ın anne babasını sevenden razı olacağı geçmişti ben de arabada giderken o gün sohbet sonrasında "anne baba sizi Allah rızası için seviyorum" demiştim. Çok utanmıştım o anı hiç unutmuyorum ama annem de babam da o kadar mutlu olmuşlardı ki onların o gözlerini gördüm ya benim utanmam hiç önemli değildi o an ve o günden sonra babam daha da yumuşadı bunu farkettim yani diyeceğim şu bazen konuşmak çok zor o sözcüklerin ağzından çıkması çok zor oluyor ama karşındaki kişinin mutluluğunu düşününce ne kadar zor olsa da yapabiliyor insan... Bu yüzden en azından anne, baba ve kardeşlerinize onları sevdiğinizi söyleyin , annelerin-babaların sırtında çok yük var, bu yükü çektiklerine değdiğini bilsinler bunu hakediyolar(ne kadar bazen bizim burnumuzdan getirecek canımızdan bezdirecek kadar bizi sıksalar da :))
 Ya da  özür dileyemediysen, suçlu ya da suçsuz olmak değil önemli olan, bazen o dilediğin özür kaç yaşında olursa olsun karşındaki insanı öyle bir utandırır ki ona sarfedeceğin en ağır sözlerden bile ağır gelir, senin erdemin altında ezilir... Eğer gerçekten dilemen gereken özür varsa ve dileyemediysen de karşındaki kişide senin en ufak bir sevgin varsa o kişi bunu zaten anlamıştır özür dilemeye gücünün olmadığını bilip seni affetmiştir, bu başka bir erdem
Yine de hafifletmez belki konuşamamanın acısını ama hani bazen sözler değil de gözler konuşur ya, öfkeli olsan da anlar karşındaki o an sevgi doluysan da ya da hüzün..  Karşıdaki kişi seni zaten anlar her şekilde ama yine de duymak ister bu da insanlığın getirdiği başka bir özellik .)

1BEN .)

19 Ocak 2015 Pazartesi

Sensiz gecelerin karanlığında, 
Hayal alemine dalar giderim. 
Nicedir sen yoksun buralarda, 
Seni seni arar özler gözlerim..

UĞUR AKKAŞ

2 Ocak 2015 Cuma

Bir Gece

Ondört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî'î:
Bir kere, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kere de, ma'mure-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin
Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi.

Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada kurtardı insanlığı o ma'sum,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zevâl akılına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere, rahmetti, evet, Şer'-i mübîni,
Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn ona cem'iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o ma'sûma bütün bir beşeriyyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

Mehmet Akif Ersoy