29 Ağustos 2018 Çarşamba

Güven mi? Tükendi

Bugün çok güvendiğim ve değer verdiğim birisinin bana üst üste yalanlar söylediğini, beni ve birkaç sevdiğim kişiyi yalanlarla kandırdığını öğrendim. Yaşadığım hayal kırıklığına mı yanayım, kendi salaklığıma mı yanayım, her seferinde aynı yerden yediğim darbelere mi yanayım...
 Bu kadarım işte, kime güvenip kime güvenmemem gerektiğini anlayamayacak kadar küçük, kandırıldığını anlayamayacak kadar aciz, o yalan söylemez diyerek söylediklerine inanıp güvenecek kadar salağım. Bitti. Bu insanlara son güvenişimdi.

Genelde hep dinleyen olmuşumdur. Anlatmam kendi dertlerimi kolay kolay kimseye. Neden bu kadar sırlarla dolusun der en yakınlarım bana. Bu yüzden işte. Yoruldum çünkü her güvendiğim kişiden darbe yemekten. Canım ciğerim dediğim kim varsa mutlaka hepsinden darbeler aldım, her seferinde yeniden güvendim başkalarına ve yine benzer şekilde darbelerle karşılaştım. Sevdiğim kişilerden cinsiyet farketmeksizin aldığım darbeler artık kimseyi hayatıma kolay kolay almamama ve aldıklarıma da ne kadar güvenirsem güveneyim kendimle alakalı çok fazla bir şey anlatmamama sebep oldu. Son yaşadığım olay bir sır mevzusu değil. Kendimi bildim bileli hayatımda olan birinin yalanlarıyla güven duygumu sömürmesi. Öyle de olsa uzun zaman önce aldığım kararın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha tekrar anladım. Kilit vurdum dilime, kimseye anlatmadım kendimi her şeyimle. Bu kadar darbeden sonra daha da anlatmam. Dinlerim, dostum dediğim kimseler dostumdur, her daim baş tacımdır ama anlatamam her şeyimle kendimi. Yeni tanıdıklarıma da kirpi gibi çıkarırım dikenlerimi, kusura bakmasın hiç kimse.

26 Ağustos 2018 Pazar

Birtakım Derin Mevzular 2


Geçen bardaki bir konsere kapıdaki görevliler tesettürlü kardeşlerimizi almamışlar ve ardından bir takım olaylar olmuş. BARDA! TESETTÜRLÜ KARDEŞLERİM! Ne işin var senin orada ya! Gidip ellerini öpmek lazım o görevlilerin.
Tutturmuşlar bir furya. Yok insanların özgürlüğüne karışmayın, bone takar takmaz sizi ilgilendirmez, istediği gibi giyinir, istediği yere gider, istediği mekanda oturur, sizin karışmaya hakkınız yok vs vs. Konsere gitme demiyorum ki ben sana. Git, konserine de git sinemana da git tiyatrona da git sosyalleş, edebinle gül eğlen.. Ama bunu yaparken kendinden, dininden ödün verme. Tamam saygı çerçevesinde muhatap olmalıyız birbirimizle, Amenna, ama tesettürlü isek temsil ettiğimiz bir güruh var. Bunu hiçe sayamayız. O örtüyü bilinçli bir şekilde takıyorsan başındaki örtünün ne anlama geldiğini bilerek hareket et be kardeşim. Ben çok mu doğruyum, çok mu uygun hareket ediyorum? Hayır, pek çok hatam var, aza indirmeye çalışıyorum, nefsimi törpülemeye çalışıyorum ama bazılarınızınki tesettür değil tesettüre saygısızlık, artık görün şunu. Lütfen yapmayın böyle şeyler. İslam gibi kusursuz bir dini kendi kusurlarımızla kirletmeyelim artık lütfen!

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Birtakım Derin Mevzular

Annemle babamın evliliklerinin 28. yıldönümü bugün
Evlilik.. Böyle yazınca ne kadar da basit bir olgu gibi geliyor kulağa değil mi? Halbuki çok büyük manalar taşıyan ve gönlü henüz o manaları kaldıracak güce sahip olmayanlar için uzak durulması gereken bir kurum. İçerisinde bir takım sorunları ve sorumlulukları barındıran müessese. Birbirleri ile uyumlu oldukları konusunda hemfikir olan iki kişinin birbirinden bağımsız haldeki hayatlarını ömürlerinin sonuna kadar birbirlerine bağışlaması. Tamamen başka bir yaşama giriş, alışık olduğun düzeni ya tamamen değiştirerek ya da yontup daha başka eklemeler yaparak devam ettirme çabası. Pek çok sorunla karşılaşacağını bildiği halde sorumluluk alanların yapmasının daha uygun olacağı, son derece ciddi ve yüce manalar barındıran kutsi bir değeri, aileyi oluşturmanın ilk aşamasına verilen isim. Ve daha nice aklıma gelmeyen tanım cümleleri..
Zorlayarak olmayacak bir kavram hasılı. Bu kadar büyük manaları içinde barındıran bir olguya hiç düşünmeden, tartmadan, ince eleyip sık dokumadan girmek akıl kârı mı? Bence değil. Kişinin kendini bu manaları taşıyabilecek güçte hissetmesi gerek. Onun için de kendine bu yolda eş olacak, bu yükü birlikte sırtlanmayı göze alacağı, dertlerine, sorunlarına, mutluluklarına ortak olacağını bildiği kişiyi bulmuş olması gerek. Öyle haybeden boş hayallerle değil, tüm gerçekliğiyle ele alınmalı o yüzden bu konu. Bu nedenle kimsenin üzerinde bu konuyla ilgili baskı oluşturmayın. Nasipten öteye köy yok demiş atalarımız. Zorlamayalım insanları, zorlamayın!

8 Ağustos 2018 Çarşamba

Şiddet

Siz daha önce hiç şiddete maruz kaldınız mı? Şu anne babamızın küçükken bizi paylamalarından ya da terliklemelerinden bahsetmiyorum. Kendini adam! zanneden birileri tarafından şiddet gördünüz mü hiç? Bundan tam 2 hafta önce sağ elmacık kemiğine +55 bir “adam?” dan kafa yiyen bir kız olarak soruyorum bunu. Uzaktan bir akraba?. Kendisine sorsanız bana ders vermek için şakayla karışık yaptığı bir hamledir ama affınıza sığınarak”dürzü”lükten başka bir şey değildi yaptığı. Ağladım o darbeden sonra ama acıdan değil, sinirden. Zaten kendilerine karşı saygımı her görüşümde yitirdiğim şahıs artık sıfırı tüketti gözümde. Neyse konu ben değilim, konu şiddet.
Kadına, erkeğe, doktora, öğretmene, aile içinde-aile dışında...
Siz karşınızdakinden o kontrol edemediğiniz sinirlerinizin hıncını çıkarırken karşınızdaki kişi eşit güçte ya da eşit seviye!de olmadığı için karşılık veremiyor/vermiyor ama siz bunu idrak edecek niteliklere sahip değilsiniz
Şiddetin yaptırım gücü mü var? Konuşarak halledilebilecek bir mesele iken neden kaba kuvvete başvuruyorsunuz? Kelimeleriniz yetersiz kaldığı için mi? Yoksa şiddet uyguladığınız zaman gücün ve hakimiyetin sizde olduğu duygusuna mı kapılıyorsunuz? Karşınızdakini tanımadığınız ya da sevmediğiniz için mi bu kadar kolay kalkıyor eliniz ona karşı? Yoksa şu sevgi ile nefret arasındaki “ince” çizgi mi sevkediyor sizi karşınızdakine zarar vermeye? 
Neyse bu sefer gerçekten -BOŞ-luklarla konuşuyorum. Algı düzeylerimiz uyuşmayan, idrak yolları sonsuza dek enfeksiyonlu kişiler onlar, sen üzülme Tuğba. Büyüyünce unutursun. 

Selametle..

1 Ağustos 2018 Çarşamba

Yine düğüm boğazlar, yine kilit cümleler, yine bitap düştü gönüllerimiz her hafta en az bir kişi için gelen ve sürekli gelmeye devam eden şehit haberlerinin yanına bir de yaşını doldurmamış masum bir meleğin ve annesinin şehadetinin eklenmesiyle.. Yeter artık, sürekli üzülmekten yüreğimiz öyle bir hale geldi ki dağlandıkça dağlanıyor acıyla. Üstüne her yeni haber eklendiğinde ağırlaşıyor, genişliyor kapanmayacak kocaman bir delik oluşuyor yüreğimizde, kapkaranlık hissediyorum yüreğimi.. Bitecek diyoruz bitmiyor, temizlendi diyoruz temizlenmiyor, gözünü hırs bürümüş domuz sürüsünün. Durmuyorlar ve belli ki kökleri kuruyana kadar da durmaya niyetleri yok itlerin. İmkan verme Allah’ım, fırsat verme bu şerefsizlere. Tüm planlarını başlarına devşir. Kurusun kökleri. Ne çektirdilerse bize, milletimize hepsini ödesinler. Öyle hemen ölmelerini de istemiyorum, sürüne sürüne ölsünler. Ölmek için yalvarsınlar. Gaddarlıksa bu evet gaddarım. Milletime, devletime, yüreğimize bu zulmü çektiren aşağılıkların tek kurşunla ölmesi dindirmiyor kinimi, geçmiyor öfkem öyle hemen ölmeleriyle. Sadece göğsümde şaha kalkıp üzerlerinde sağlam kemikleri kalmayana dek tepinmek isteyen atı bir nebze yatıştırıyor hepsi bu. Leşlerine bakamıyorum, içim kaldırmıyor kahpelerin gebermiş hallerini görmeyi ama leş haberlerinin gelmesi bile kâfi dağlanan yaraya anlık da olsa merhem olmaya
Lütfen Rabbim, lütfen daha fazla şehit acısı verme yüreğimize..